KOMŞU İKİ ŞEHRİN MİMARİ MİRASINA KARŞILIKLI SAYGI
Tarih : 2015.04.27  10:52:29
19. ve 20. Yüzyıl Ayvalık Mimari ve Kültürel Mirası Ayvalık’ta yapılan panelde ele alındı. Ayvalık ve Midilli kentlerinin mimari ve kültürel benzerliklerinin araştırma, fotoğraf ve sunumlarla anlatıldığı panelde, Ege’de Birlikte Varolma ve İletişim Başkanı Stratis Pothas, ortak kentsel mimari mirasın inceleme konusu olması gördüğü saygı ve öne çıkma çalışmalarının mutluluk verici olduğunu belirtti.

Ayvalık Belediyesi, Ayvalık Ticaret Odası, Balıkesir Üniversitesi Ayvalık Meslek Yüksek Okulu ve Mimarlar Odası işbirliğinde, 25 Nisan Cumartesi günü ATO Salonu’nda düzenlenen panele, Midilli’den 25 kişilik bir heyet katıldı. Ayvalık’ta Osmanlı Dönemi kentsel yerleşim mirası konulu panelde açılış konuşması Ege’de Birlikte Varolma ve İletişim Başkanı Stratis Pothas tarafından yapıldı.

“YILLAR ÖNCE ÖTEKİNİN BİNASI OLARAK ANILAN YAPILARA BUGÜN KARŞILIKLI SAYGIYLA YAKLAŞIYORUZ”

Ayvalık’taki panelin, 2 yıl önce Midilli’de gerçekleşen ‘Lesvos’ta Osmanlı Dönemi Eserleri’ panelin bir devamı olduğunu söyleyen Pothas, “Ortak kentsel mimari miras inceleme konusu olması gördüğü saygı ve öne çıkma çalışmaları bizi mutlu ediyor” dedi. 16 yıl önce kurulmalarından bu yana devamlı olarak Ege’nin iki yakasında yaşayan halkların dostluğu ve işbirliği gelişmesi için çaba harcadıklarını kaydeden Pothas, “Saklamaya gerek yok, iletişimi ve karşılıklı anlayışa engel teşkil eden tezatları azaltmak, ön yargıları yok etmek için, tüm bu yıllarda canımızın bir parçasını verdik. Bugün doğru yöne epey adım attığımıza inanıyorum. 1999 yılında Marmara ve Atina depremlerinden sonra ürkek adımlarla ancak aşırı bir doğallıkla ortaya çıkan ‘Halkların diplomasisi’ artık ‘ya sas’ ve ‘Şeref’ tanışma kademesini aşmış durumdadır. Bugün artık karşılıklı güvenden ve bilhassa o zaman attığımız adımların devam ettiğinden bahsedebiliriz. Yıllar önce ‘Ötekinin’ binası olarak anılan, onları ‘Bulduk’ diye ilgilenmediğimiz, değişmeyen yasalara bağlı olarak onların yıkılmasını beklemek, bazen de yıkılmasına yardımcı olmakla geçti. Bugün ise yerel topluluklar komşu iki şehrin mimari mirası hakkında karşılıklı saygıyla yaklaştığını görmek çok önemli bir kazanç olduğuna inanıyoruz. Bir yerin tarihi izlerini makineler silemez. Onları ancak insanların iradesi ve aklı silebilir. Bundan dolayı bugün ‘senin’ ‘benim’ gibi ön yargıları bir kenara koyarak medeni ve sakin bir şekilde ortak mirasımız hakkında konuşabildiğimizi gören örgütümüz, bunu çok önemli bir adım olarak görüyor. Buradan daha alim ayrılmasak bile ortaya çıkacak bilgi ve sonuçlar bizi takip eden nesiller için bir emanet vazifesi görecekler ve bizi ayıran, aynı zamanda birleştiren Ege denizinde daimi dostluk ve iş birliği içinde yaşayacaklarını ümit ve temenni ediyoruz” dedi.

“AYVALIK’IN ENDÜSTRİYEL ANLAMDA ZEYTİN DIŞINA YÖNELMEMESİ YAPILARIN BUGÜNE ULAŞMASINI SAĞLADI”

Giritliler ve Ayvalık Ar-Ge Derneği temsilcileri, Mimar Müjdat Soylu, HDP Balıkesir Milletvekili Cemil Tosunoğlu’nun yanı sıra Mimar, Restoratör ve İnşaat Mühendisleri, Balıkesir ve Agean Üniversitesi Restorasyon Bölümü öğrencilerinin takip ettiği panelin ilk konuşmacısı olan Şehir Plancısı Yalın Tüzmen, Ayvalık’ta yer alan kentsel sitlerle ilgili bilgi verdi. Ayvalık’ta 5 adet kentsel sit alanının bulunduğunu belirten Tüzmen, 60’lardan bu yana endüstrinin geliştiğini ancak tarihi yapıların rant dönüşümünden kurtularak kendilerini korumayı başardığını söyledi. İlk olarak Ayvalık kentsel sit alanını ele alan Tüzmen, “Arazinin değerli olması küçük mülkiyetlerin oluşmasını sağlamış kamusal alanları daraltmıştır. Dolayısıyla dar sokaklar oluşmuştur. Ali Bey Adasında daha büyük özel mülkiyetler ve daha büyük sokaklar bulunmaktadır. Çamlık kentsel sit alanında cephelerle değil sokaklarla belirlenen sınırlar vardır. Zeytine dayalı bir endüstriyel koridor bulunmaktadır. Ayvalık’ın endüstriyel anlamda başka bir şeye yönelmemesi bu yapıların bugüne kadar ulaşmasını sağlamıştır” dedi.

“SARIMSAK TAŞI OCAKLARI YENİDEN İŞLETİLMELİ”

Ayvalık’ın özgün yapı malzemesi; Sarımsak taşı, bozulma nedenleri hakkında bilgi veren Yrd. Doç. Dr.Figen Erdoğan, “35 milyon yıl önce gelişen volkanizma Ayvalık ve Midilli yöresine hakim olmuş, lav akıntıları tüm bölgeyi etkilemiştir. Püskürmenin kaynağı olan bacalar Şeytan Sofrası, Cennet Tepesi (Kurufitilya tepesi) dir. Fakat dünyanın birçok yerinde gelişen bu faaliyetler Ayvalık özelinde biraz farklılık göstermiştir. Badavut mevkiinde o dönemde var olduğu düşünülen geniş çökelim ve depolanma alanları bu piroklastik püskürmelerin yığılıp birikebileceği alanlar olmuştur. Aynı dönemde gelişen  ve Midilli Adasını da etkileyen volkanik faaliyet Midilli’de ignimbirit oluşturmamış ama soğuk depolanmış versiyonu olan tüfleri yaratmıştır.  Sarımsak taşı Ayvalık’ta antik çağlardan beri kullanılan bir malzeme. Ayvalık’ta sarımsak taşları yapıların temel taşından duvar taşına kadar her yerinde, ama özellikle sanat yapılarında çok kullanılmıştır. Ayvalık’ın varolan tarihi dokusunun korunması ve yaşatılması açısından çok önemli bir kaynak olan taş ocakları günümüzde doğal sit alanı sınırlarında kalmış ve ocaklarda işletme durmuştur. Oysa bu taşın çıktığı başka lokasyon bulunmamaktadır. Acil olarak bu sahalarla ilgili yeni bir düzenleme yapılıp tekrar işletilir hale getirilmelidir. Koruma kurulunun eski yapılara uygun yapılaşmayı şart koşup aynı kurulun taşın kaynaklarını kullandırmıyor olması oldukça ironik bir durum yaratmaktadır” dedi.

SARIMSAK TAŞINI BOZAN NEDENLER ARASINDA HAVA KİRLİLİĞİ VE TRAFİK TE VAR

Sarımsak taşının nadir bir taş olduğunu ve korunması gerektiğini söyleyen Emine Gülşah Yetgin, “Sarımsaklı taşının bozulmasının sebepleri iç ve dış nedenler olmak üzere iki başlıkta toplanabilir. Taşın özellikleri ve kullanımında yapılan hatalardan kaynaklanabilir bu iç nedenler. Konum olarak Ayvalık sahil kenti olduğu için yapılar su ile iç içe ve bu da bozulmaya zemin hazırlamaktadır. Ayvalık ve körfez bölgesi zaman zaman aktifleşen fay hatları üzerinde kuruludur. Yapının üzerine oturduğu zeminlerinin yumuşak olmamasına dikkat edilmelidir. Sarımsak taşı kolay işlenebilen çekmeye ve basınca dayanıklı olmasına rağmen korozyondan etkilenmektedir. Taşın zayıf bölümlerinden kesilen bloklar taşıyıcı bölümlerde kullanılmamalı. Bu bir kullanım hatasıdır” dedi. Yetgin, sarımsak taşını bozan dış nedenler arasında Biyolojik organizmaların, bitki oluşumunun ve yağmur sularının derz aralarından girerek don olayı ile kama etkisi oluşturmasının yanı sıra hava kirliliği, trafik ve insan faktörünü de saydı. Yoğun trafiğin anıtsal binalara zarar verdiğini trafiğin mümkün olduğunca kentsel yerleşim içine sokulmaması gerektiğini belirten Yetgin, “ Vandalizm, bakımsızlık, terkler ve hatalı kullanım, hatalı onarım nedeniyle malzemelerde ve yapılarda bozulmalar yaşanmaktadır. Yapılmış bilinçsizce evler temas ettiği noktalarda Sarımsak taşına zarar vermekte” dedi.

“GELENEKSEL MİRASI KORUMAK İÇİN AYVALIK’A GELEN İLK RUMLARDAN OLMAK GÜZEL”

Geleneksel mirası korumak için Ayvalık’a gelen ilk Rumlar olmaktan mutluluk duyduğunu söyleyen Midilli’de Yunan dili eğitmen danışmanı Christos  Chatzilias , iki toplumun ilişkilerini incelediklerini söyledi. Türkçe adıyla Çömlekköy olan Midilli köyü Skalahori hakkında bilgi verdi. Köyde mübadaleye kadar Osmanlı nüfusunun Yunan nüfustan fazla olduğuna dikkat çeken Chatzilias, “Bu eşsiz bir örnek Midilli adasında diğer Müslüman nüfusun yaşadığı köylerde böyle bir duruma rastlamıyoruz. 20. Yy başlarında Skalahori Müslümanları büyük evlerin büyük çiftliklerin sahibiydiler. Hristiyanların tarımsal mal varlıkları azdı” dedi. Gazeteci Stratis Balaskas, Midilli mimari ve kültürel yapısına mübadele ile Ayvalık’a gelen Sufi Kulaksızoğlu’nun fotoğrafları gözüyle anlattı. Ayvalık’ta ilk kez gösterilen fotoğrafların her iki ülke için önemli olduğu ifade edildi. Katılımcıları kimi an Midilli Çarşısında dolaştıran kimi an 19.yüzyıl Ayvalık’ına götüren panelde, Midilli Çarşı içi konusunda bilgi veren Mimar  Stratis Frantzeskos, cephelerin aliminyum doğrama, levha gibi kirlilikten temizlenerek orijinal halinde bırakıldığını belirtti. Frantzeskos, Midilli kadar Ayvalık’ın yaşadığı tehlikeye dikkat çekerek, “Bugün mimarlar eski kültürel mirasın çizgilerini taşımayan değişimler yapmaktalar” dedi.

“AYVALIK’TA 2 BİN TESCİLLİ YAPI VAR”

Ayvalık’ta mimarların yaptığı çalışmalarla ilgili bilgi veren Ayvalık Mimarlar Odası Başkanı Gündüz İşgüder, “Ayvalık 19.06.1976 yılında Eski Eserler ve Yüksek Anıtlar Kurulu kararı ile korunması gerekli, kültür, tabiat, doğal ve tarihi alan (sit) olarak ilan edilmiştir. Bu alan içindeki tüm çalışmalar için Bursa Kültür Varlıkları Koruma Bölge Kurulu izni şarttır. Ayvalık merkez ve Cunda Adasında 2 bin adet tescilli bina bulunmaktadır. Bu binaların sağı, solu ve karşıdaki yapı da tescilli yapı gibi projelendirilir. Bu projeler Ayvalık Belediyesi kontrolünden sonra Bursa Kültür Varlıklarını Koruma Kuruluna gönderilir. Oradan gelen ropörterler proje ile binayı inceler hazırladıkları raporla koruma kuruluna sunarlar. Oradan alınan izinle belediye bize yapı ruhsatı verir. 2863 sayılı kültür varlıklarını koruma kanunu yaptırımları ve cezaları çok ağırdır” dedi. Ayvalık’ta Taksiyarhis Kiliselerinin proje ve restorasyon çalışmalarının biri bakanlık diğeri bir iş adamı tarafından yaptırıldığını, Ay Işığı Manastırının da aynı şekilde restore edilip kullanılmaya başlandığını belirten İşgüder Ayvalık’ta Ayos Nikolas Kilisesinin (Biberli Cami) proje çalışmalarının belediye tarafından devam ettiğini, Tavuk Adası’ndaki manastırın proje çalışmalarının ise bitmek üzere olduğunu söyledi. 

867 kez okundu
Diðer Yerel Haberler Haberleri