Uður TARIMAN
21 Mayıs 2024 Salı
Tarih : 2024.05.20  20:15:00

İMAMOĞLU VE YAVAŞ BALIKESİR’E GELİYOR

30/31 Mayıs günlerinde kentin bütün bileşenlerinin katılacağı bir BALIKESİR DÖNÜŞÜM KONGRESİ düzenlenecek. Avlu Kongre ve Kültür merkezinde yapılacak etkinliğe İMAMOĞLU ve  YAVAŞ’ın da katılacağı açıklandı…

Hürriyet gazetesinin haberine göre  bu kongrede DÖNÜŞÜM konuşulacakmış.

Bu satırları yazdığım Pazar günü saat 15.00’e kadar, AKIN’dan bir etraflı açıklama gelmedi… Dönüşüm derken ! …Balıkesir’in tümünü kapsayacak bir kongre olduğuna göre benim, senin, onun bu kongre detayından  bilgimiz olması gerekmiyor mu?  

****************

MERAK

Gazeteciliğin  en büyük fobisi… Bir kelimenin üzerine bile gitmek zorundayız. Merak etmesek  hiçbir haberi sizlere aktaramayız… Merak edip konunun üzerine fazla gitsek başımızın üzerine ne yağar?

Günümüz Türkiye’sinde gazeteci yalnızlığı oynamaktadır. Siyasi mecrada haber yaparken yanlı ve yansız olarak bölünmüşlük olduğu için iktidar karşıt gerçek bile  yazılsa  çeşitli ünvanlarla anılmaktayız… Merak edip bir Bakan’a BİLE SORU SORAN muhabir terslenmekte. Adam yerine konulmamaktadır.

Merak, bırakın  gazeteciliği  her bireyin yaşam biçiminde olan bir sosyal yapı gereğidir.

Son meydana gelen  AYHAN BOR KAPLAN olayında, Amerikalı roman yazarı, FRANK MORRİSON SPİLLANE’nin kahramanı MİKE HAMMER’i olmak gerekmekte. Çünkü bu olay sadece bir torbacının inanılmaz yükselişi değildir.

Emniyet teşkilatının içine kadar sızabilmiş… Sızabilmesi için ne yapması gerekir. İşte bu konuyu merak edip  gazeteci olarak eşelemeye kalkışmak yukarıda  sorduğum başımıza ne yağar sorusunu tekraren sorma hakkımızı doğurur...

Bugün, yarın bu konuda yayın yasağı gelebilir. Hal böyle olursa MERAK ETME SEN şarkısını rahatlıkla mırıldanabiliriz… Konu vahim… Vahim diye neden yazdın bile diye sorgulanabiliriz… Onun için fazla merak eyi değildir ülkemizde. Ahmet Hakan’ da, Pazar günü köşe yazısında’ taraf olmamalıyız’  diye yazdı’

***************

KİMSE, KİMSEYİ SEVMEYE MECBUR DEĞİLDİR.

Evet aynen. Bu başlığı yazdığıma göre. SEVMEK zorunda olmadığım kişiler elbette mevcut. Mesela Bahçeli’yi sevmem. Sevmiyorum derken hoşuma giden bazı söylemlerini es geçme zorunluluğum yoktur. Pazar günü Hürriyet Gazetesinde yayınlanan bir iki cümlesi hoşuma gitti ve aynen katılıyorum. Hürriyet gazetesinde yayınlanan haber mesela

Neydi o söylemi?

Yazayım: Klasik otomobiller,  şimdikilerle mukayese edilmez. Şimdikiler çay bardağı gibi. Yan yana koyunca  bardak kime ait  belli değil’

Evet aynen katılıyorum Devlet  beye. Bir 1957 CHEVROLET’e bakın birde şimdikilere… Mesela reklamlarda AKP  döneminde dizi ve filmlerde araçların önlerindeki  marka amblemleri buğulanarak yayın mecburiyeti var… Lüzumsuz bir uygulama. Zaten marka ayırt edilemiyor ki? Bir birlerinin aynısı zaten…

Ayrıca şimdiki modellerde zevk diye bir şey yok… Devlet beye bu konuda katılıyorum…

Konuya bir fıkra ile noktayı koyayım.

Akide şekerini çok seven bir yaşlı teyzenin kocası ölür. Aradan uzun zaman geçer. OĞLAN  anasını arar.

-Ana sen  akide şekerini  çok seviyorsun, sana akide şekeri mi alayım, yoksa evlendirelim mi?  

Anası içini çeker

-Aa oğul ben ehtiyar gari, AGİDEYİ hangi dişiminen yiyem ki?

**************

DÜŞÜNCENİN BİTTİĞİ YER

‘VOLEYBOL HATAYA KARŞI OYNANIR’

By: Voleybol antrenörü ÜSTÜNDAĞ

Bizden not ; Her hata olur bir ders, ne hata biter ne ders.

Siyasette aynı statüde   yapılır.

                                                      ***

ÇÜŞ

Bir şehir kursalar  diyorum. Adı EŞKİYAŞEHİR olsa. Bütün Sokak eşkıyalarını bu şehirde ikamet zorunluğu getirsek.

***************

BÜYÜTEÇ

Ahmet AKIN. EDREMİT’e ne zaman gelecek diye bana soruyorlar. Sormak için arıyorum, arıyorum ulaşamıyorum. Gelmemişse gelecektir. Gelmişse gelmiştir.

                                                          ***

KULAGINIZDA KÜPE  OLSUN

Küçük balık  fena ısırır

O.U.T

                                                              ***

AKIL AKILDAN ÜSTÜNDÜR DERLER YA

Sorup öğrenmeyi utanç olarak görenler gazete bile okumazlar. Bir konuyu  ‘yahu haberin var mı dün gazetelerde okudum. SEN  de okumuşundur’ Okumadım demez yiğitliğe bok sürmemek  için. ‘ya okudum ama önemsemedim boş ver ya”.

Temel, eczacılık fakültesini bitirmiş. Ama parası olmadığı için eczane açamıyormuş. Girmiş bir eczaneye

-Sizde soğan var mı?

Eczacı dengesiz biri diyerek savmış başından. Temel her gün gelmeye başlamış Eczacı bıkmış

-Kardeşim senin derdin ne?

Bana purayı satacaksun. Uzun mücadeleden sonra ECZACI çok ucuza satmış

Birkaç gün geçtikten sonra

Eski eczacı gelmiş

-Sizde soğan var mı?

Temel

Soğan var ama sende reçete var midur?

**************

AYNI FİRMADA 10 YIL

Akçay BP istasyonunda geçen 10 yıl. Yerli müşterilerin hepsini ismen bilen portföy. HAKAN DEDEOĞLU gülen yüzün solmasın. Aynen devam…

                                                    **

 

  

 

53 kez okundu
Yazarn Dier Yazlar